MATROCK Forum
İÇERİĞİMİZİ SADECE ÜYELERİMİZ KULLANABİLİR
Merhaba MatRoCk FoRuM'un tüm Hizmetlerinden Faydalanabilmek Ve Paylaşımlarda Bulunmak İçin Lütfen Kaydolun
Ayrıca ForumSAyfamızda Degişikliklere Gidiyoruz! ! ! İçerigimizi Dahada Genelleştiriyoruz İşimiz Zorlaşacagından Modaratorler Alınacaktır Forum Sayfamıza Bilginize

Join the forum, it's quick and easy

MATROCK Forum
İÇERİĞİMİZİ SADECE ÜYELERİMİZ KULLANABİLİR
Merhaba MatRoCk FoRuM'un tüm Hizmetlerinden Faydalanabilmek Ve Paylaşımlarda Bulunmak İçin Lütfen Kaydolun
Ayrıca ForumSAyfamızda Degişikliklere Gidiyoruz! ! ! İçerigimizi Dahada Genelleştiriyoruz İşimiz Zorlaşacagından Modaratorler Alınacaktır Forum Sayfamıza Bilginize
MATROCK Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ

Aşağa gitmek

BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Empty BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ

Mesaj tarafından Yönetici Paz Mart 01 2009, 23:54

1.Sözcüğün türü, görevi, işlevi, çeşidi sorulursa sözcüğün isim mi, zarf mı, sıfat mı,zamir mi ,edat mı… olduğuna bakılacağını;

2.Sıfatların isimleri, zarfların genellikle fiilleri nitelediğini

(güzel kız: sıfat ; güzel konuş:zarf );

3.Sıfatların mutlaka ilgili olduğu isimden önce gelmesi gerektiğini ( kötü insan: sıfat);

4.Niteleme sıfatlarının önündeki isim düşerse sıfatın adlaşmış sıfat olduğunu ( kötülerle arkadaşlık yapmayın:adlaşmış sıfat)

5.Yüklemi ekeylem almış fiilimsiden oluşan cümlelerin isim cümlesi
olduğunu (Tek amacım, sizleri gelecekte iyi yerlerde görmektir.)

6.İsmin –e , -de ,-den hal ekleriyle biten öğelerin genellikle dolaylı
tümleç olduğunu, ismin –i haliyle biten öğenin her zaman belirtili
nesne olduğunu, 3. tekil iyelik ekiyle ( -(s) i) biten öğenin özne
olduğunu ( yolda gördüm: dt ) (bahçeyi gezdim: b.n) (babası geldi: öz.);

7. –den ekiyle biten öğe cümleye bir sebep anlamı katarsa o öğenin zarf tümleci olduğunu (hastalandığından gelemedi:zt);

8.-de ve –den çekim eklerinin sıfat tamlaması kurduklarında yapım eki
özelliğini kazandığını (sıradan insanlar ,candan arkadaşım, gözde
öğrenci: önündeki isme “nasıl” sorusunu yöneltebiliyoruz öyleyse altı
çizili ekler sıfat yapmıştır ve bu yüzden artık yapım ekidir.);

9.İyelik eklerinin bir ismin sonuna gelerek onun kime ait olduğunu
bildirdiğini, iyelik eklerini daha kolay bulabilmek için ismin başına
“benim, senin, onun, bizim,sizin,onların” getirebileceğimizi (kitabım,
yavrusu…

10.İyelik eki almış bir isimin başında iyelik zamiri (benim,senin,onun… kullanılmamışsa bunların tamamının “tamlayanı düşmüş isim tamlaması” olduğunu (pantolonum,annesi…;

11. Her – im ekinin aynı ek olmadığını

(* telefonum nerede? :1.tekil iyelik eki “benim telefonum”,

*çok iyiyim: ekfiilin geniş zamanı ;çünkü isme gelmiş ve onu yüklem yapmıştır,

*bizim çocuklarımız: tamlayan eki,

*ölümden korkma: fiilden isim yapım eki

*yanına geleceğim:Şahıs ekidir, bütün şahıs ekleri mutlaka kip ekinden sonra gelir);

12.İsim (ad) tamlamalarında ilk sözcüğe tamlayan ikinci sözcüğe tamlanan dendiğini (yüreğinin sesi ) ;

tamlayan t.nan

13. İsim tamlamalarında tamlayanla tamlananların yer değiştirebileceğini (içini gıdıklıyordu bütün erkeklerin);

t.nan tamlayan

14.Belirtili isim tamlamalarında her iki unsurun da ek aldığını ve
tamlanana “neyin, kimin” sorularını yöneltebildiğimizi (bahçenin kapısı
:neyin kapısı)

belirtisiz isim tamlamalarında sadece tamlananın 3.tekil kişi iyelik
eki aldığını tamlayanın hiçbir ek almadığını ve hem daha kolay
bulabilmek hem de sıfat tamlamalarıyla karıştırmamak için tamlanana
“ne” sorusunu sorduğumuzu (bahçe kapısı : ne kapısı?);

15.Belirtili ad tamlamalarında araya sıfatların girebileceğini ya da
tamlayanın sıfatlarla nitelenebileceğini (Sütçü İmam’ın kahraman
torunları );

16. –İn tamlayan ekinin yerine bazen –den ekinin de kullanılabileceğini (aşağıdakilerden hangisi…:

17.Takısız isim tamlamalarında iki unsurun da ek almadığını

tamlananın neye benzediğini ya da neyden yapıldığını, ayrıca sıfat
tamlamalarıyla karıştırmamak için araya “den” ya da “gibi” getirmemiz
gerektiğini (altın (dan) yüzük ,ipek (gibi) saç )

Takısız isim tamlamalarıyla niteleme sıfatlarını birbiriyle
karıştırmayın, niteleme sıfatlarının arasına “gibi” “den”
getiremezsiniz. (yorgun adam :sıfat tamlaması );

18.Bir sıfatın birden çok adı niteleyebileceğini (yeni ev ve araba );

19.Bir ismin birden çok sıfatının olabileceğini (zeki, çalışkan, dürüst , bir öğrenciydi);

20.Kurallı birleşik sıfatların , -lı, -li eki almış sıfat
tamlamalarının ismi nitelemesiyle ve sıfat tamlamasında isimle sıfatın
yer değiştirmesi ve isme getirilen 3. t.k. iyelik ekini almış söz
grubunun ismi nitelemesiyle oluştuğunu (uzun saç: sf. Tm. ~ uzun saçlı
erkek : birleşik sıfat ; bozuk yol: sf. Tm. ~ yolu bozuk köy :birleşik
sıfat );

21.Belirtisiz isim tamlamalarının da sıfat olarak kullanılabileceğini (altın sarısı saç );

22. Zamirlerle de isim tamlaması kurulabileceğini (benim
üniversitelerim, senin dünyan, kendi insanlarımız,
kimin nesi)Msn
Öğretmen öss kpss Gazeteler Sohbet hazır mesajlar ders izle Belirli Gün
ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir

23. Geçişli fiillerin yani neyi, kimi sorularını yöneltebildiğimiz fiillerin kılış fiili (atmak, delmek, açmak),

Bir hareket bildiren, geçişsiz olan ve hareketin kişinin kendi
isteğiyle gerçekleştiğini ifade eden fiillere durum fiili (yürümek,
güldü, oturmuş)

Bir hareket bildirmeyen, eylemin kişinin kendi isteği dışında
gerçekleştiğini ifade eden ve geçişsiz olan fiillere oluş fiili
(kararmak, sararmak,solmak,büyümek)dendiğini ;

24.Fiil kiplerinin haber kipleri (-di, -miş,-yor, -ecek , -ar,-mez)

ve dilek kipleri (-ayım, -alım, -a ,-malı, emir ekleri) olmak üzere ikiye ayrıldığını ;

25.Basit zamanlı fiillerin tek ;birleşik zamanlı fiillerin iki kip eki
aldığını (gelmiş: basit zamanlı ~ gelmişti:birleşik zamanlı)

26.Bir fiil birleşik zamanlı ise orada mutlaka bir ekfiilin olduğunu (çalışmalıymışım ~çalışmalı imişim);

27.Bir cümlede eğer isim soylu bir sözcük yüklem olmuşsa orada mutlaka
bir ekfiilin olduğunu (sınıf temizmiş, her şeyim sensin, bu yaptıklarım
senin içindi, o da iyidir.);

28. Fiil çatısı denince, fiillerin özne ve nesneye göre aldığı durumun sorulduğunu;

29.Öznesine göre fiil çatısının etken,edilgen,dönüşlü,işteş

olarak dört grupta incelendiğini;

30.Bir fiilin edilgen olabilmesi için mutlaka –l ,-n çatı eklerini
alması gerektiğini ve öznesinin (eylemi yapanın) belli olmaması
gerektiğini (Sokaklar temizle-n-di) (kim tarafından temizlendi? Cevap
yok)
Yönetici
Yönetici
Administrator

Administrator

Erkek
Mesaj Sayısı : 657
Doğum tarihi : 18/05/92
Yaş : 32
Nerden : İzmir
Takım : BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Fenerb11
Memnunmusunuz ? :
BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Right_bar_bleue

Ruh Hali : BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Sinirl10
Reputation : 8
Kayıt tarihi : 13/01/09

http://www.matrock1.tr.gg

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Empty Geri: BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ

Mesaj tarafından Yönetici Paz Mart 01 2009, 23:56

31.Bir fiil edilgen çatılı ise öznesi mutlaka sözde öznedir. (çaylar içi-l-di ) (çaylar:sözde öznedir)

32.Bir fiilin dönüşlü olabilmesi için –l, -n çatı eklerinden birini
alması, öznenin belli olması ve kendi kendine olma anlamı vermesi
gerektiğini (kadın aynanın karşısında süsle-n-di ) (kadın: gerçek özne)

33.Bir fiilin işteş çatılı olabilmesi için “–iş” çatı ekini mutlaka
alması , öznenin en az iki kişi olması ve eylemin birlikte ya da
karşılıklı yapılma anlamı vermesi gerektiğini (çocuklar döv-üş-tü
:karşılıklı ~ kadınlar gül-üş-tü: birlikte);

34.Etken fiillerin öznesinin belli olduğunu yani öznesinin gerçek
olduğunu ve –l , -n ,-ş çatı eklerinden birini almaması gerektiğini (
çocukları dövdü)

35.Fiillerin nesnesine göre “geçişli, geçişsiz, oldurgan, ettirgen” olduğunu,

36.Bir fiillin başına “onu” zamirini getirebiliyorsak o fiilin geçişli,
getiremiyorsak geçişsiz olduğunu (“ sevdi” geçişli bir fiildir; çünkü
“onu sevdi” diyebiliriz.) (“oturdu” geçişsiz bir fiildir çünkü “onu
oturdu” diyemiyoruz.yani geçişliler nesne alabilirken geçişsizler
alamıyor);

37.Geçişsiz bir fiilin –r , -t ,-tır ekleriyle geçişli yapılabileceğini
ve geçişsizken geçişli yapılan bu fiillere oldurgan fiil dendiğini
(adamı öl-dür-dü)

38.Geçişli fiillerin –t, -tır, -r ekleriyle yeniden geçişli yapılarak
geçişlilik derecesinin artırılabileceğini ve bu tür fiillere “ettirgen”
çatılı fiiller dendiğini(Bir de kitap al-dır-dı. );

39. Sıfatfiil ,zarf fiil ve isimfiil eklerinin üçüne birden
fiilimsi(eylemsi) dendiğini (sıfatfiil ekleri:an-ası-mez-ar-dik - ecek
-miş)

(zarffiil ekleri:-arak, -ıp ,-madan, -ınca, -dıkça ,-dığında…

(isinfiil ekler:- ma ,-ış ,-mak) ;

40. Her -acak, -mez , -ar ,-miş eklerinin sıfat fiil
olmadığını,sıfatfiil
olabilmesi için genellikle sıfat tamlaması kurması
gerektiğini, söz konusu ekler eğer temel cümlede fiili yüklem yapmışsa
zaman ekleri olduğunu ( geçmiş günleri yad ettik :sıfat fiil eki)
(günler ne çabuk geçmiş:geçmiş zaman eki)

41.Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümle olduğunu (bir
gülüşün ölmem için yetecek: iki fiilimsi eki olduğu için iki yan cümle
vardır.);

42.Bir cümlede eğer fiilimsi varsa o cümlenin girişik birleşik bir
cümle olduğunu ve cümle yapısına göre sorulursa önce şıklarda fiilimsi
olup olmadığına bakacağımızı

(gülerek yanıma geldi :girişik birleşik bir cümledir; çünkü

–erek fiilimsisi ekini almıştır );

43. Birleşik fiillerin iki fiilin birleşmesinden ( öpüver , bakakaldı, yapabildi…, bir isimle bir yardımcı fiilin birleşmesinden ( mutlu olmak, fark etmek, emretmek, etkili kılmak… ya da deyimin cümlede yüklem olmasıyla (baltayı taşa vurdu) oluştuğunu ;

44.Fiil kipinde anlam kaymasının bir zaman ekinin ya da dilek kipinin
bir başka zaman eki ya da dilek kipi yerine kullanılması olduğunu (
Sabahları yürüyorum (yürürüm) ,Nasrettin hoca eşeğe ters biner (binmiş)
);

45.Yapım eki almamış sözcüklerin basit (geldi, çaylar ,seviyorum..), yapım eki almış sözcüklerin türemiş ( taşlık, ışık, sevgi… olduğunu ;

46.Yapım eklerinin sözcüğün anlamını ve türünü değiştirdiğini (uç-ak , göz-lük, çiz-gi );

47.Çekim eklerinin sözcüğün anlamını ve türünü değiştirmediğini, adlara
gelen çekim eklerinin durum ekleri,iyelik ekleri, çoğul eki, tamlayan
eki ; fiile gelen çekim eklerinin ise kip ve şahıs ekleri olduğunu;

48.İkili kökün (ortak kök, kökteş) anlam değişikliği olmadan hem isim
,hem fiil kökü olarak kullanılabilen kökler olduğunu (Boya aldım :isim)
(evi boyamış: fiil ), “Ortak köklü” sözcüklerle “sesteş, eşsesli”
sözcüklerin farklı olduğunu, sesteş sözcükler arasındaki ses
benzerliğinin tesadüfi olduğunu ve aralarında hiçbir anlamsal bağ
olmadığını oysa ortak köklü sözcüklerde anlamsal bağ olduğunu ( Gül:
“Gül.” dedi bülbüle: Bu cümlede geçen ilk “gül” sözcüğü isimdir,
ikincisi ise fiildir; dikkat ettiyseniz aralarında hiçbir anlamsal bağ
yok, öyleyse bunlar sesteş) ;

48.İkilemelerin ve edat öbeklerinin de sıfat ,zarf , isim olarak
kullanılabileceğini ( çocuk gibi ağlıyordu: edat öbeği zarftır.

Deste deste para: ikileme sıfat görevindedir);

49.Cümle öğelerine ayrılırken önce yüklemin tam ve doğru olarak
bulunması ve hemen ardından yükleme “kim ,ne” sorularını yönelterek
öznenin bulunması gerektiğini, özne bulunmadan nesnenin bulunmaması
gerektiğini;

50.Cümlenin öğeleri bulunurken isim tamlamalarının, sıfat
tamlamalarının, deyimlerin, ikilemelerin, birleşik sözcüklerin
bölünemeyeceğini ;
Yönetici
Yönetici
Administrator

Administrator

Erkek
Mesaj Sayısı : 657
Doğum tarihi : 18/05/92
Yaş : 32
Nerden : İzmir
Takım : BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Fenerb11
Memnunmusunuz ? :
BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Right_bar_bleue

Ruh Hali : BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Sinirl10
Reputation : 8
Kayıt tarihi : 13/01/09

http://www.matrock1.tr.gg

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Empty Geri: BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ

Mesaj tarafından Yönetici Ptsi Mart 02 2009, 00:02

51. Anlatım bozukluğu sorularında ;

a) Cümlenin dil bilgisi kurallarına uygun olup olmadığına,

b)Ortak öğelerden kaynaklanan bir yanlışlığın olup olmadığına,

c)Tamlama yanlışlarına,

d)Yan cümlenin yüklemi ile asıl yüklemin çatı uyumuna,

e)Sözcüğün cümlede doğru yerde kullanılıp kullanılmadığına,

f)Bir sözcüğün yanlış anlamda kullanılıp kullanılmadığına,

g)Sözcükler ya da düşünceler arasındaki anlam çelişkisine,

h)Cümlenin duru, akıcı, açık olup olmadığına ve gereksiz sözcük olup olmadığına ,

i)Özne- yüklem uyumuna bakılacağını ;

52.Duru cümlenin içinde gereksiz sözcük bulunmayan cümle

olduğunu

53.Akıcı cümlenin kolay okunur, anlaşılır bir cümle olduğunu

54.Yalın cümlenin söz sanatlarından arınmış cümle olduğunu

55.Ara sözlerin iki virgül, iki kısa çizgi ya da iki parantez arasında
söylenen açıklama niteliğinde bir söz olduğunu ve ara sözün cümleden
çıkartıldığında cümlenin anlamının bozulmadığını (Ayşe ,evin en büyük
olanı, dün gelin oldu.);

56.Ara sözün görevi sorulduğunda aslında cümlenin hangi öğesini
oluşturduğunun sorulduğu (Yukarıdaki cümlede ara söz özne
görevindedir.);

57.Eksiltili cümlenin yüklemi söylenmemiş cümle olduğunu (Karşımıza birdenbire çıkıveren bir deniz…

58.Cümlenin kuruluşuna (dizilişine) göre ya kurallı (düz) ya da
kuralsız (devrik) olduğunu, yüklemi sondaysa kurallı, sonda değilse
devrik olduğunu (Yarın size geleceğim :kurallı)

(Yarın geleceğim size :devrik)

59. Bir cümlenin yükleminde, “-me, -ma, -mez, -maz, -sız, -siz ekleri
ya da “yok” , “değil” sözcükler varsa o cümlenin olumsuz bir cümle
olduğunu ;

60.Sözcüklerin yanlış yazılmasının , sözcüklere getirilen eklerin yanlış olmasının yazım yanlışı olduğunu ;

61.Özel isimlerin hepsinin büyük harfle başlaması gerektiği ;aksi
taktirde bir yazım yanlışlığı yapılmış olacağını (Yaban, Milliyet
gazetesi, Karabaş, Meydan Mahallesi ,Kenan)

62. “f,s,t,k,ç,ş,h,p” sert ünsüzleriyle biten bir sözcüğe “c,d,g”
yumuşak ünsüzüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzler eğer “ç ,
t ,k” ye dönüştürülmezse orada bir yazım yanlışı yapılmış olacağını ve
bu dönüşümden sonraki ses olayına ünsüz benzeşmesi (sertleşmesi)
dendiğini (kitapcı :yanlış ~kitapçı: doğru ve aynı zamanda bir ünsüz
benzeşmesi vardır)

63. “p,ç,t,k” sert ünsüzlerle biten kelimelere ünlüyle başlayan bir ek
getirildiğinde bu ünsüzlerin yumuşadığını buna da ünsüz yumuşaması
dendiğini ,özel isimlerde bu yumuşamanın olmadığını ( ağaç –ı ~ ağacı ,
Zonguldak’ı )

64. Özel adlara , sayılara, kısaltmalara getirilen çekim eklerinin
kesme işaretiyle ayrılması gerektiğini ;aksi taktirde bir yazım
yanlışlığı yapılmış olacağını (Ayşe’yi ,TDK’nin,5’te)

65. Bağlaç olan “de ,da” nın ayrı yazıldığını ,kesinlikle “te,ta”
biçimi olmadığını, cümleden çıkartıp cümleyi yeniden okuduğumuzda
cümlenin yapısının bozulmadığını (Sana kitap da alacağım.) ;

66. Özel isimden sonra gelen “de ,da” bağlacının kesinlikle kesme işaretiyle ayrılmayacağını( sizinle Ahmet de gelecekti.);

67. “ki”nin çekimli bir fiilden sonra geliyorsa bağlaç olduğunu ve
mutlaka ayrı yazılması gerektiğini (duydum ki unutmuşsun gözlerimin
rengini)

68. “ki” eklendiği isimi sıfat yapmışsa yani önündeki isme

“ hangi” sorusunu yöneltebiliyorsak o -ki’nin sıfat yapan

“-ki” olduğunu, sıfat yapan –ki’lerin genellikle –“da ,-de” ekinden
sonra geldiğini ve bitişik yazıldığını (duvardaki resim: hangi resim ;
üzerindeki elbise :hangi elbise? );

69. “ki” eğer bir ismin yerini tutmuşsa ve “ki” den sonra “ler” çokluk
ekini getirebiliyorsak o “ki”nin ilgi zamiri olduğunu ve bitişik
yazılması gerektiğini (Seninki geliyor ~ Seninkiler geliyor );

70. “mi” soru edatının her zaman ayrı yazıldığını ,hangi ögeden sonra geliyorsa o ögeyi buldurmaya yönelik olduğunu

,- ma ,-me olumsuzluk ekinin darlaşmış biçimiyle karıştırmamak
gerektiğini (Siz mi geleceksiniz? :soru ekidir ve özneden sonra geldiği
için özneyi buldurmaya yöneliktir.)

(Beni niçin dinlemiyor? :Burada –me olumsuzluk ekinin darlaşmış biçimidir ve bitişik yazılmalıdır.)

71.Büyük ünlü uyumuna “kalınlık –incelik uyumu” , küçük ünlü uyumuna ise “düzlük –yuvarlaklık uyumu” dendiğini ;

72.kabul edilen yargıların “nesnel” ; kişinin kendi beğenisini, yorumunu
dile getiren ve kanıtlanamayan yargılara ise “öznel” dendiğini
(Dünyanın en uzun nehri Nil nehridir :Nesnel ) (Nil’i seyretmeye doyum
olmaz :öznel )

73.Bir sanatçının anlatım biçimiyle ilgili cümlelere üslup cümlesi
dendiğini (Yazar, bu romanında uzun cümleler kullanmış, yöre insanının
konuşma dilinden yararlanmıştır.);

74. “Dolaylı anlatım”la “dolaylama” nın farklı kavramlar olduğunu;

75.Birinin cümlesini hiç değiştirmeden kendi cümlemiz içinde aktarmaya
“doğrudan anlatım” ,birinin sözünü kendi cümlemiz içinde eriterek, az
çok değiştirerek vermeye “dolaylı anlatım” dendiğini (Öğretmenim:“Bu
olmamış.” dedi. :doğrudan anlatım) (Öğretmenim bunun olmadığını
söyledi.

Dolaylı anlatım ),

76.Tek bir sözcükle anlatılabilecek bir sözcüğün birden çok sözcükle
anlatılmasına “dolaylama” dendiğini (Bu yıl bacasız sanayinin yüzleri
güldüreceği söyleniyor :Turizm kastedilmiş)

77.“İçin” edatının “-mek için” şeklinde kullanıldığında “amaç- sonuç” ;
“-dığı için” şeklinde kullanıldığında “ neden – sonuç” bildirdiğini
(seni görmek için geldim: amaç-sonuç)

(çalışmadığı için kazanamadı: neden- sonuç);

78.Belgisiz zamir ve sıfatların iki sözcükten oluştuğu durumlarda
bitişik yazılması gerektiğini (birkaç insan, biraz sevgi, birtakım
medya…;

79. “Etmek, olmak” yardımcı fiilleriyle oluşmuş birleşik fiillerde isim
unsurunda bir ünlü düşmesi ya da ünsüz türemesi olmuşsa bitişik,
olmamışsa ayrı yazılması gerektiğini

(reddetmek ,emretmek ,terk etmek);

80.Birleşik fiillerde isim unsuru tek başına kullanılamıyorsa düşüm
olmasa dahi bitişik yazılması gerektiğini (defetmek,defol, vazgeçmek …

81.Ünlü daralması sorulunca önce –yor ekini arayacağımızı kelimeden
–yor’u çıkartınca daralma olup olmadığını anlayabileceğimizi, daralma
olabilmesi için mutlaka –yor

ekinin olması gerektiği ;ancak her –yor ekinin olduğu yerde daralma
olmayabileceğini (bekliyor ~ bekle-yor :ünlü daralması var) ( seviyor
~sev-iyor :daralma yok );

82.Dilimizde sadece “de-” ve “-ye” fiillerinde -yor eki olmadan da daralma olabileceğini. (diye ,yiyecek);

83.Virgül ve noktalı virgülden sonra gelen sözcüklerin –özel isim
değilse- küçük harfle, diğer noktalama işaretlerinden sonra gelen
sözcüklerin büyük harfle başlaması gerektiğini (Kuşlar gibi uçmayı,
balıklar gibi yüzmeyi öğrendik;ancak çok basit bir sanatı
unuttuk:İnsanca yaşamayı…

84.Sıfat ve isim tamlamalarında tamlayanla tamlananın arasına virgül getirmenin bir noktalama yanlışlığı olduğunu;

85.-ip, -ıp, -up, -üp bağfiil (zarf fiil) ekini almış fiillerden sonra virgül getirilemeyeceğini (kitaplarını alıp çıktı) ;

86. “ Mademki, halbuki, sanki, oysaki” sözcüklerinden sonra gelen
“ki”lerin bağlaç olduğu halde kalıplaştığı için bitişik yazılması
gerektiğini ;

87. Dilimizde üç ayrı türde “o” sözcüğünün olduğunu;

88.“O” sözcüğü , bir ismin önüne gelir ve önündeki isme “hangi”
sorusunu yöneltebilirsek buradaki “o” nun işaret sıfatı olduğunu ( o
insanlarla konuşma)( hangi insanlar?)

89. “O” sözcüğünden sonra –lar ekini getirebiliyorsak buradaki “o”nun
zamir olduğunu, bu zamirin eğer bir insanın yerini tutarsa “şahıs
zamiri” ,insan dışı bir varlığın yerini tutarsa “işaret zamiri”
olduğunu (Onlar mı söyledi?: şahıs zamiri) (o çok acı olmuş. :işaret
zamiri)

90. “Niçin” sözcüğünün her zaman soru zarfı olduğunu, niçin anlamında
kullanılan “ne, neden, niye, ne diye” sözcüklerinin de soru zarfı
olduğunu ;

91. Türkçede soru zarfı , soru zamiri, soru sıfatı ve bağlaç olmak üzere dört çeşit “ne” olduğunu,

a) “ne” sözcüğü “niçin” anlamında kullanılmışsa soru zarfıdır. ( Yüzüme ne bakıp duruyorsun?)

b)Önündeki ismi belirtmişse, yani önündeki isme “hangi” sorusunu
yöneltebiliyorsak “soru sıfatıdır.” (Ne tür romanlardan hoşlanırsın?)
(hangi tür)

c)Bir ismin yerini tutmuşsa yani “ne” den sonra “ler” ekini getirebiliyorsak “soru zamiridir.” (Bana ne(ler) aldın?)

d)Bağlaç olan “ne” ise sözcük ya da sözcük gruplarını birbirine bağlar
,“ne…ne” olarak kullanılabilir, cümleye olumsuzluk anlamı katar. (Ne
ders çalışıyor ne okula gidiyor)

Not:Bir cümlede “ne… ne” bağlacı kullanılmışsa yüklem olumsuzluk eki
almamalıdır; aksi taktirde bir anlatım bozukluğu yapılmış olur.;

92. “En” sözcüğünün birkaç istisnası dışında cümlede her zaman zarf
olduğunu; (İçimizden en adamı oydu: burada “en” sıfattır.) (en güzel
şarkıyı o söylerdi:burada “en” sıfatın zarfıdır);

93.Cümledeki yargı sayısının, çekimli eylemlerin, eylemsilerin ve
ekeylem alarak yüklem olmuş ad soylu sözcüklerin toplamı olduğunu (Bir
şiir istersin içinde benzetmeler olan, kusura bakma sevgilim heybemde
sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok) (bu dizelerde altı çizili
sözcük ya da sözcükler birer yargıdır dolayısıyla burada toplam altı
yargı vardır);

94. “Betimlemenin (tasvir etme)”, gözlemlerin okurun gözü önünde
canlanacak biçimde olması gerektiğini, bu anlatım biçiminde niteleme
sıfatlarının, durum zarflarının çokça kullanıldığını,bir yerin ya da
bir kişinin genellikle dış görünüşünün anlatıldığını,hareketin
olmadığını, kısaca betimlemenin sözcüklerle resim çizme işi olduğunu

(Adamın üzerinde açık mavi bir pardösü vardı.Kirli ve biraz da eski bu
pardösünün üzerindeki açık kırmızı ve temiz atkı bir çelişki gibi
görünüyordu.)

95. “Öykülemede” ise bir olay, bir hareket olduğunu

(Öğretmen sınıfa girdi, defteri imzaladı, yerinden kalkarak dersi anlatmaya başladı….);

96. “Açıklamada” yazarın asıl amacının okuyucuyu bilgi sahibi yapmak olduğunu

97. “Tartışmada” ise yazarın okuyucunun var olan bilgilerini
değiştirmeye çalıştığını , kökleşmiş bir düşünceye karşı çıktığını ve
okuyucuya kendi düşüncesini kabul ettirmeye çalıştığını (Bizde şiir
kesinlikle çevrilemez görüşü hakimdir.Bugün gidin yazın alanında
gelişmiş toplumların yazın tarihine bakın, sanatçıların önce bu işe
çeviriyle başladığını görürsünüz ayrıca orijinalinden daha güzel
çevirileri göreceksiniz orada.Bu da şiirin çevrilebileceğinin bir
kanıtı değil midir? )

98. “Örnekleme” nin sözü edilen soyut bir düşüncenin kafamızda daha iyi
canlanması ,somutlaştırılması için başvurulan bir düşünceyi geliştirme
yöntemi olduğunu;

99. Tanık göstermenin (alıntı yapma) ise yazarın düşüncesini daha
inandırıcı kılmak için sözünü ettiği konuda ,alanında uzman birinin
sözünü tırnak içerisinde olduğu gibi alma olduğunu;
Yönetici
Yönetici
Administrator

Administrator

Erkek
Mesaj Sayısı : 657
Doğum tarihi : 18/05/92
Yaş : 32
Nerden : İzmir
Takım : BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Fenerb11
Memnunmusunuz ? :
BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Right_bar_bleue

Ruh Hali : BU pratikleri ÖĞRENmiş miyDİNİZ Sinirl10
Reputation : 8
Kayıt tarihi : 13/01/09

http://www.matrock1.tr.gg

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz