Sunay Akın
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Sunay Akın
HAYATI
Trabzon’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fiziki Coğrafya Bölümü’nü bitirdi.
Buluşlara dayanan, genellikle kısa şiirlerinde, Orhan Veli şiirindeki
bir özelliğin günümüzde sürdürümcüsü. Bu tür şiire pek de özgü olmayan,
yumuşak, lirik bir ses tonu var.
KiTAPLARI
1. 62 Tavşanı;
2. Antik Acılar;
3. Ayçöreği ve Denizyıldızı
4. İstanbul’da Bir Zürafa
5. İstanbul’un Nazım Planı...
6. Kaza Süsü
7. Kırılan Canlar;
8. Kız Kulesi’ndeki Kızılderili
9. Makiler
10. Onlar Hep Oradaydı;
11. Önce Çocuklar ve Kadınlar
12. Seçme Şiirler / Önce Şiirde Sevdim Kavgayı / Özgürlüğü Kelime Kelime Şiirde; Rıfat Ilgaz;
13. Şairler Matinesi;
14. Şiir Cumhuriyeti; Safa Fersal, Sunay Akın
15. TUR-İST / Kent - Yaşam - Kültür; Davut Köse, Ergun Hiçyılmaz, Sunay Akın;
16. Veşaire...Veşaire; Sunay Akın
Trabzon’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fiziki Coğrafya Bölümü’nü bitirdi.
Buluşlara dayanan, genellikle kısa şiirlerinde, Orhan Veli şiirindeki
bir özelliğin günümüzde sürdürümcüsü. Bu tür şiire pek de özgü olmayan,
yumuşak, lirik bir ses tonu var.
KiTAPLARI
1. 62 Tavşanı;
2. Antik Acılar;
3. Ayçöreği ve Denizyıldızı
4. İstanbul’da Bir Zürafa
5. İstanbul’un Nazım Planı...
6. Kaza Süsü
7. Kırılan Canlar;
8. Kız Kulesi’ndeki Kızılderili
9. Makiler
10. Onlar Hep Oradaydı;
11. Önce Çocuklar ve Kadınlar
12. Seçme Şiirler / Önce Şiirde Sevdim Kavgayı / Özgürlüğü Kelime Kelime Şiirde; Rıfat Ilgaz;
13. Şairler Matinesi;
14. Şiir Cumhuriyeti; Safa Fersal, Sunay Akın
15. TUR-İST / Kent - Yaşam - Kültür; Davut Köse, Ergun Hiçyılmaz, Sunay Akın;
16. Veşaire...Veşaire; Sunay Akın
Geri: Sunay Akın
Yuregim
Yuregim
Islaktir benim
Kuytularda aglamaktan
Ve hafif ucuktur rengi
Kurusun
Diye kac kez
Gunese asilmaktan...
Sunay Akın
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
yol kenarındaki
yağmur mazğallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.
Sunay Akın
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dudak Payı
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine
Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin
Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize
Sunay Akın
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaza Süsü
Biri çıkıp öldürsün beni
ve kaza süsü versin
cansız bedenime
nasıl da sevinirdim
ilkokul pencerelerine bayrak asarken
doğduğum kazanın
her bayram öncesi süslenmesine
Çay bardağı biçiminde yontulsun
mezar taşlarım
ve yaşamdan bir tek yudum
bile alamayacağım için
üstlerine yatay olarak
bir de kaşık
konsun
Ne başucuma
ne de ayak ucuma dikilsinler
biri sağımda
diğeri solumda olsun
ki görenler
mezarı sansınlar
bir çocuğun
Peşlerinde koşturarak papazı
kiliseden çaldıkları
günah çıkarma kulübesinde
şiir kurtuluş örgütünü kuran
kenan evren lisesinden terk çocuklar
mutlaka gelirler cenazeme
her birinin elinde deniz yıldızı
Üzülmeyin dostlarım
ezbere bilirim latince sözcüklerini
hayvanlar ansiklopedisinin
adını bilmemiş olmaktan
utanmayacağım asla
tabutumun içine girecek
ilk böceğin
Yuregim
Islaktir benim
Kuytularda aglamaktan
Ve hafif ucuktur rengi
Kurusun
Diye kac kez
Gunese asilmaktan...
Sunay Akın
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
yol kenarındaki
yağmur mazğallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.
Sunay Akın
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dudak Payı
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine
Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin
Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize
Sunay Akın
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaza Süsü
Biri çıkıp öldürsün beni
ve kaza süsü versin
cansız bedenime
nasıl da sevinirdim
ilkokul pencerelerine bayrak asarken
doğduğum kazanın
her bayram öncesi süslenmesine
Çay bardağı biçiminde yontulsun
mezar taşlarım
ve yaşamdan bir tek yudum
bile alamayacağım için
üstlerine yatay olarak
bir de kaşık
konsun
Ne başucuma
ne de ayak ucuma dikilsinler
biri sağımda
diğeri solumda olsun
ki görenler
mezarı sansınlar
bir çocuğun
Peşlerinde koşturarak papazı
kiliseden çaldıkları
günah çıkarma kulübesinde
şiir kurtuluş örgütünü kuran
kenan evren lisesinden terk çocuklar
mutlaka gelirler cenazeme
her birinin elinde deniz yıldızı
Üzülmeyin dostlarım
ezbere bilirim latince sözcüklerini
hayvanlar ansiklopedisinin
adını bilmemiş olmaktan
utanmayacağım asla
tabutumun içine girecek
ilk böceğin
Geri: Sunay Akın
Şiiriçi Hatlari Vapuru
Nazım Hikmet vapuru
deniz ile arasına
dökülen asfaltı kırar
ve özgürlüğüne kavuşturur
salacak iskelesini
batmak pahasına
Can Yücel vapuru
alaycı bir düdük çalar
savaş gemilerine
ki rakı şişeleri asılıdır
can simitlerinin
yerine
Attila İlhan vapuru
keyifle yarar suları
içinde çünkü sevgililer öpüşür
ve güvertesinde
sigarasını rüzgara karşı yakan
bir katil üşür
Edip Cansever vapuru
denize yansıyan
otel ışıkları altında
gider gelir boğaz’ın en uzak
iki iskelesi
arasında
Orhan Veli vapuru
evlerine taşırken
telaş içinde insanları
küpeştesinden atılan
simitleri kapışır
martı kuşları
Cemal Süreya vapuru
akşamüstleri giyince
ışıklı elbisesini
ince bir duman savurarak havaya
dansa kaldırır
kız kulesi’ni..
Nazım Hikmet vapuru
deniz ile arasına
dökülen asfaltı kırar
ve özgürlüğüne kavuşturur
salacak iskelesini
batmak pahasına
Can Yücel vapuru
alaycı bir düdük çalar
savaş gemilerine
ki rakı şişeleri asılıdır
can simitlerinin
yerine
Attila İlhan vapuru
keyifle yarar suları
içinde çünkü sevgililer öpüşür
ve güvertesinde
sigarasını rüzgara karşı yakan
bir katil üşür
Edip Cansever vapuru
denize yansıyan
otel ışıkları altında
gider gelir boğaz’ın en uzak
iki iskelesi
arasında
Orhan Veli vapuru
evlerine taşırken
telaş içinde insanları
küpeştesinden atılan
simitleri kapışır
martı kuşları
Cemal Süreya vapuru
akşamüstleri giyince
ışıklı elbisesini
ince bir duman savurarak havaya
dansa kaldırır
kız kulesi’ni..
Geri: Sunay Akın
her kapı eşiğinde
çocuk mezarı diye takıldığınız
45 numara ayakkabılarımla
içinde etleri çürüyen
bir çocuk cesedi taşıdığımı
nasıl da bildiniz
hiçbir bardakta
dudak payı bırakmadınız bana
bir kaşık sesini
bile çok gördünüz
şekersiz içerek
çaylarınızı
bakarak yürüdüm oysa balkonlara
göz göze
gelebilmek için
çamaşır ipinin arkasına astığı
iç çamaşırlarının
ıslaklığına sürünerek
kanaryasını güneşe çıkaran
bir kadınla
yanıma yaklaşıp kibrit istediğinizde
ıssız bir adaya düşen
yalnız adamın
dumanı görülsün diye yaktığı
ateşiydi sizlere
uzattığım
ve siz
her seferinizde
sigaranızı yaktınız
ama açıktan geçen gemiler gibi
yanınıza beni almadan
gittiniz! ..
çocuk mezarı diye takıldığınız
45 numara ayakkabılarımla
içinde etleri çürüyen
bir çocuk cesedi taşıdığımı
nasıl da bildiniz
hiçbir bardakta
dudak payı bırakmadınız bana
bir kaşık sesini
bile çok gördünüz
şekersiz içerek
çaylarınızı
bakarak yürüdüm oysa balkonlara
göz göze
gelebilmek için
çamaşır ipinin arkasına astığı
iç çamaşırlarının
ıslaklığına sürünerek
kanaryasını güneşe çıkaran
bir kadınla
yanıma yaklaşıp kibrit istediğinizde
ıssız bir adaya düşen
yalnız adamın
dumanı görülsün diye yaktığı
ateşiydi sizlere
uzattığım
ve siz
her seferinizde
sigaranızı yaktınız
ama açıktan geçen gemiler gibi
yanınıza beni almadan
gittiniz! ..
Geri: Sunay Akın
kimim ben
ve sakalından bir tek kılın
müzelere giremeyeceğine ağlayan
köse bir peygamberden
nedir beni
ayıran
hüzünlü bir çocuk yüzü müyüm
merdiven altındaki
boş rakı şişelerinin
hareketliliğinden anlayan
babasının eve gelip
gittiğini
bir cüce miyim yoksa
cenaze gününde
annesinin tabutuna
uzanamayışının ağırlığını
hep omuzlarında
taşıyan
küçük odaya çıkıyorum
tavan arasındaki
ve bir geminin
dümeni gibi çevirerek
istasyon düğmesini
kayboluyorum bir zamanlar
etrafında ailece toplandığımız
radyo dalgaları
arasında! ..
ve sakalından bir tek kılın
müzelere giremeyeceğine ağlayan
köse bir peygamberden
nedir beni
ayıran
hüzünlü bir çocuk yüzü müyüm
merdiven altındaki
boş rakı şişelerinin
hareketliliğinden anlayan
babasının eve gelip
gittiğini
bir cüce miyim yoksa
cenaze gününde
annesinin tabutuna
uzanamayışının ağırlığını
hep omuzlarında
taşıyan
küçük odaya çıkıyorum
tavan arasındaki
ve bir geminin
dümeni gibi çevirerek
istasyon düğmesini
kayboluyorum bir zamanlar
etrafında ailece toplandığımız
radyo dalgaları
arasında! ..
Geri: Sunay Akın
Çay bardağında
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine..
Yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındakı beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin..
Seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize..
*Sunay Akin.
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine..
Yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındakı beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin..
Seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize..
*Sunay Akin.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz